9 Şubat 2007 Cuma


Mizah yazarı ve çizer Cihan Demirci'nin 80'lerde dilimize, argomuza bir mizah tarzı olarak kattığı o iki sözcük:

"GEYİK MUHABBETİ"

Geyik Muhabbetlerinin isim babası Cihan Demirci, "Kutsal Kelime Avcısı" olduğu dönemlerde görülüyor. Kendisi aynı zamanda "DAMDAKİ MİZAHÇI"dır...



"Geyik Muhabbetleri"Dizisinin ilk kitabı "GEYİK MUHABBETLERİ"nin 1990 yılı Mart ayında yapılan ilk basımının kapağı.. 



Cihan Demirci'nin 1988-1989 yıllarında Gazete gazetesinin "Mazete" adlı mizah ekinde bir köşe olarak yaptığı "GEYİK MUHABBETLERİ"nden iki örnek... 


Cihan Demirci'nin "Geyik Muhabbetleri" daha sonra bir köşe olarak GIRGIR dergisinde sürdü... (1990) 


Geyik Muhabbetleri dizisinin ilk kitabı "GEYİK MUHABBETLERİ"nin çeşitli baskılarından örnekler... 




























İlk kez 1990'da basılan Geyik Muhabbetleri kitabının iki ayrı basımı, iki ayrı kapağı...




GEYİK MUHABBETLERİ
NASIL DOĞDU?


2007 yılında 25. yılına giren "Geyik Muhabbetleri" bugün isim babasından çok başkalarının sahip çıktığı, orta malı haline gelmiş bir durumda. Çünkü bu sözcükler artık bulucusundan çok toplumun malı!.. 2007 yılında Google'de "Geyik Muhabbeti" yazdığınızda karşınıza tam 505 bin adet madde çıkıyor. "Geyik Muhabbetleri" yazdığınızda ise bu kez 38.800 madde var. Sayısız sitenin, blogun adı "Geyik muhabbeti", oysa bu sözcüğü bir mizah tarzı olarak sokan Cihan Demirci, bugüne dek bu isimle herhangi bir site bile yapmadı...


Cihan Demirci, 80'lerde Türkçemize, argomuza ve mizahımıza soktuğu "GEYİK MUHABBETLERİ"ni, 80'lerin sonlarına doğru mizah dergilerinde, mizah eklerinde, gazetelerde bir mizah köşesi olarak sürdürdü. O bu sözcükleri, eleştirel anlamda kullandı. İki ve daha çok kişinin karşılıklı olarak "boş" konuşmasına, iki veya daha çok kişinin karşılıklı olarak diyalog yerine "monolog" yapmasına taktı bu ismi.


12 Eylül darbesinin henüz sıcaklığının yaşandığı bir dönemdi ve insanlar gece 11'de ışıkların sönüp, masaya hesabın geldiği içkili restoranlarda, meyhanelerde "N'OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ" şeklinde muhabbetlere başlamıştı. Ancak bu muhabbet, gece 12'de sokağa çıkma yasağının başlaması nedeniyle 11 civarında kapanan meyhanelerde pek de sağlıklı yapılamıyor, ülkeyi o gece kurtaranlar ertesi sabah kalktıklarında herhangi birşey pek hatırlamıyorlardı. Sonra ertesi akşam gene aynı muhabbet sürüp gidiyordu, ta ki sokağa çıkma yasağına dek... İşte giderek, anlamını ve ciddiyetini yitiren, "boş" muhabbetler haline gelen bu karşılıklı konuşmalar, Cihan Demirci'nin "GEYİK MUHABBETLERİ" adını verdiği mizah köşesinde yepyeni bir mizah tarzı olarak karşımıza çıktı. Cihan Demirci'nin "Geyik Muhabbetleri"; duvar yazısı, gag, özdeyiş, şiir, düzyazı gibi pek çok türün karışımından oluşan bir mizah tarzıydı.


80'li yıllarda "GEYİK MUHABBETLERİ"ni dergilerde, eklerde, gazetelerde mizah köşesi olarak sürdüren Cihan Demirci 1990 yılında "GEYİK MUHABBETLERİ"ni Güneş Yayınlarından kitap olarak yayınladı. Üç gün içersinde iki baskı yapan kitap, kısa sürede baskı üstüne baskı yaparak 2000'li yıllara dek 60 bini bulan resmi satışa ulaştı ve çok değişik yayınevlerinden tekrar tekrar basıldı... Bugüne dek bu kitap: GÜNEŞ, YILMAZ, ARTI, PAPİRÜS, İNKILAP ve ERA yayınlarınca yayınlandı ve toplam 29 baskı yaptı. Bu arada; Cihan Demirci, "GEYİK MUHABBETLERİ"ni tek bir kitapta bırakmadı... Bunu 3 kitaplık bir dizi olarak yayınladı. 1990'da çıkan dizinin ilk kitabı "Geyik Muhabbetleri"nin ardından 1992'de "Geyik Muhabbetleri Dizisi"nin 2. kitabı; "TÜRKÜM DOĞRUYUM FENA HALDE DOLUYUM"u yayınlandı. Ardından da 1993 yılında dizinin 3. kitabı; "KUTSAL KELİME AVCISI" okurla buluştu. Dizinin 3 kitabı, toplamda; 63 baskı yaparak; 125 bini aşan bir okura ulaştı... Ne yazık ki bu 3 kitap da 2004'ten bu yana tükenmiş bulunuyor...

Bugüne dek dilimize, argomuza başta "Geyik Muhabbeti" olmak üzere pek çok sözcük katmış olan Cihan Demirci, "GEYİK MUHABBETLERİ"nin elden geçirilmiş ve yenilenmiş 30. basımını önümüzdeki dönemde yayınlamayı planlıyor...









Cihan Demirci'nin ilk basımı 1990 yılında yapılan "GEYİK MUHABBETLERİ" kitabı üzerine basında çıkan haber ve yazılardan bazılarının kupürleri... 


"GEYİK MUHABBETLERİ" 1990'da yayınlandıktan sonra üst üste yaptığı baskılarla aylarca "EN ÇOK SATAN KİTAPLAR" listelerinde yer aldı... Size bir örnek; 24 Haziran 1990 tarihli dönemin en etkili haber dergisi NOKTA dergisinin "EN ÇOK SATAN KİTAPLAR" listesinde "GEYİK MUHABBETLERİ" 5. sırada yer alıyor... 


Cumhuriyet Kitap Kulübünün "EN ÇOK SATAN KİTAPLAR" listesinde "GEYİK MUHABBETLERİ"nin  1. sırada yer aldığı Cumhuriyet Kitap Eki... (Sayı:16-1 Haziran 1990)



"GEYİK MUHABBEETLERİ" 27 Nisan 1990 tarihli Milliyet Gazetesinde Melih Aşık'ın "Açık Pencere" adlı köşesinde... 


"Geyik Muhabbetleri" kitabı için hazırlanmış ve dağıtılmış kitap broşürü... (1990)


Cumhuriyet Kitap Eki Sayı:19- 2 Haziran 1990...


TEMPO dergisi- 20-26 Mayıs 1990... 



Hürriyet Gazetesi- 7 Haziran 1992-Emin Çölaşan'ın köşe yazısı... 



Cumhuriyet-Kitap ekinde "Geyik Muhabbetleri" dizisinin 3. kitabı olan "Kutsal Kelime Avcısı" üzerine yazı... 
(27 Ocak 1994- Sayı:205)


Hürriyet Gazetesi eki- 9 Aralık 1993


Milliyet Gazetesi- Fiesta eki- 30 Ocak 1994-Sayı: 28
"Geyik Muhabbetleri" dizisinin 3. kitabı "KUTSAL KELİME AVCISI"  En Çok Satan Kitaplar Listesinde 1. sırada... 



GEYİK MUHABBETLERİ
Üzerine Basından Alıntılar


" Şeytan ayrıntıda gizlidir. Şeytanı ayrıntıda gizlemek büyük hüner ister. Beceri ister. Birikim ister. Yaratıcılık ister. Şeytanı ayrıntıdan çıkartan bir kitap yayınlandı. Mizah yazarı Cihan Demirci'nin "Geyik Muhabbetleri" adlı kitabını okuyunuz. Anı saptayan fotoğraflar gibi "nereden gelip, nereye gittiğimizi" ağız dolusu kahkahalar atarak izleyiniz. Toplumlar kendileriyle alay ettikleri sürece yücelirler..."

(Necati Doğru / MİLLİYET/ 11/5/1990)



"GEYİK MUHABBETLERİ deyişi özellikle genç öğrenci kesiminde çokça kullanılan bir deyiş... Öğrenci argosu olarak beliren deyiş, giderek toplumun çeşitli katmanlarında kullanılmaya başlandı... "Dünyanın en tepkisiz toplumuna tepkilerimle" diyerek kitabını sunan Cihan Demirci, Gırgır'dan çeşitli gazetelerin düzenledikleri mizah sayfalarına kadar birçok yerde mizahi metinler yazdı ve çizdi... Demirci, elimizdeki kitabında toplumumuzu ve toplum gerçeklerimizi keskin bir alaycılıkla ele alıp eleştiriyor..."

(CUMHURİYET-KİTAP/ 25/5/1990)



"SESSİZ sedasız piyasaya çıktı... İlk baskısı üç günde tükendi... Bir ay içersinde 3 baskı yaptı... Kitabın adı: GEYİK MUHABBETLERİ... Kitabın yazarı yaklaşık 13 yıldır mizahla uğraşan 27 yaşında genç bir mizah yazarı: Cihan Demirci... 1985 Mart'ında çıkan ilk kitabı "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN"ın öncesi ve sonrası çeşitli mizah dergilerinde ve gazetelerde yazdıklarıyla şu sıralar furyası yaşanan yeni bir tarzın sessiz sedasız öncülerinden biri olmuş Cihan Demirci... "GEYİK MUHABBETİ" sözcüklerinin de isim babası o!.. Türkiye'de pek çok şey değişmese de Türk mizahında son yıllarda boy göstermeye başlayan mizah dergilerinden yetişme yeni ve genç bir kuşak artık ses getirmeye başladı... Cihan Demirci de bu genç kuşağın özgün kilometre taşlarından biri..."

(HEY-GIRL / HAZİRAN 1990)


" ...Şimdi en sevilen mizah türü bu... Onu nasıl anlayıp, nasıl anlatacağız?.. Mizah-klip mi desek?.. Yoksa mizahın fast-food'u mu?.. Ben bu tür mizaha burun bükenlerden değilim... Cihan Demirci'nin yazdıklarını beğenerek okuyorum... Bu türden ani şavklanmalara dayanan mizahın, beynin müzik, şiir ve matematikle uğraşan bölmelerinden kaynaklandığını biliyorum..."

(Haluk Şahin/ GÜNEŞ/14/5/1990)


"...Cihan Demirci'nin 'Geyik Muhabbetleri' adlı güldürü kitabı son yıllarda moda olan "Sözcüklerle oynama sanatı"na bir örnek oluşturuyor... Geyik Muhabbetleri tam anlamıyla "popüler" bir kitap... Yani popüler kültürde sık sık kullanılan klişelerle, deyişlerle, sloganlarla oynayarak sanatını icra ediyor..."

(TEMPO/ 20-26 MAYIS 1990)



"...Cihan Demirci'nin "Dünyanın en tepkisiz toplumunaTEPKİLERİMLE" diye başladığı kitabı aktüel konular, olaylar ve kişilere dönük dokundurmalardan oluşuyor..."

(HÜRRİYET- PAZAR 29/4/1990)



"...Cihan Demirci bu yeni kitabında güncel olaylardan genellemelere, belli kişilerden kurumlara kadar birçok alana yelken açıyor, biraz aforizma, biraz graffiti karışımı bir tarz deniyor. Cihan Demirci'nin Geyik Muhabbetleri bazen düşündüren, bazen güldüren hepsi kısa ama çok ilgi çekici bu tür esprilerle dopdolu..."

(PLAYBOY HAZİRAN 1990)



"...Cihan Demirci, "GEYİK MUHABBETLERİ" ile şu sıralar furyası yaşanmakta olan yeni bir tarzın sessiz öncüsü oldu..."

(TAN 28/5/1990)
  

"GEYİK MUHABBETLERİ, Cihan Demirci'nin toplumumuzu ve toplum gerçeklerimizi keskin ve yırtıcı alaycılıkla ele aldığı ve acımasızca yere çaldığı bir kitap!.."

(GÜNAYDIN 26/5/1990)




CİHAN DEMİRCİ İLE İLGİLİ BLOGLAR:

DAMDAKİ MİZAHÇI


ÖZGEÇMİŞ BİLGİLERİ

LAFORİZMALAR

ŞİİRZOFREN
http://siirzofren.blogspot.com

CİHAN DEMİRCİ PORTRELERİ BLOĞU
https://cihandemirciportreleri.blogspot.com.tr/




Cevat Özer'in çizgileriyle Cihan Demirci



İBRET-İ GEYİK İÇİN
CİHAN DEMİRCİ’Yİ
TANIYOR MUYUZ?..



1-) Kimdir?..Bundan kime nedir?.. Nerede doğmuştur?... Kimliği yanında mıdır?.. Hayatın içine hiç abonman atmış mıdır?.. Kimin hesabına çalışmaktadır?.. Garsondan hesabı istemiş midir?..

- Şirin bir ilçemiz...Şey pardon yani şirin bir mizah yazarımızdır!.. M.S. henüz saptanamayan bir yılda ve bugünküne hiç de benzemeyen bir başka İstanbul’da doğduğu sanılıyor!.. Asıl adı; CİHAN DEMİRCİ olduğu halde o kendini hala ZİNHAR ÜVEYİK sanmaktadır!.. Hayatın içine abonman yerine kendini atmıştır, daha n’apsın?.. Kendisinin hem kamu yararına, hem de kama-sutra’nın insan sağlığına olan zararları üzerine çalışmaları vardır!.. Garsondan hesabı isteyeli yarım saat olduğu halde hesap hala gelmemiştir!...


2-) Okur yazar mıdır?.. Nerelerde okumuştur?.. İstek üzerine okuduğu yüksek okullar var mıdır?.. Okumuş da n’olmuş mudur?..

- İlk ve orta öğreniminden sonra Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne girmesi beklenirken o 1980’de 12 Eylül ilaveli Güzel Sanatlar Akademisi Tekstil Bölümü’ne girdi. Bir anlık hata neticesinde dalgınlıkla girdiği bu bölümü önyüzünü okuduktan sonra ön lisans mezunu olarak 3. sınıfın ilerleyen vizelerinde terketti!.. 1984’te yanlışlıkla girdiği Kuran Kursu’na şey yani MSÜ-Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne de ancak 2 ay dayanabildi!.. Daha sonra çevreden gelen; “OKUUU!..OKUUU!..OKUUUUU!..” şeklindeki ısrarlara dayanamayıp yeniden sahne, şey yani okul aldı!.. Bu kez de Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Ana Sanat Dalı öğrencisi oldu... Sinema-TV Bölümü’nü de 2. sınıfın sonlarında verilen bir “ON DAKİKA ARA” da bıraktı!.. Patlamış mısır almak için okuldan ayrılmış ancak bir daha kendisinden haber alınamamıştı!.. O tarihlerde kör bir piyanist olarak gittiği Paris’te gözlerinin aniden açıldığı ve hayata bakışının Paris’te yaşamak sayesinde aniden değiştiği de söylenir!.. (Bu bölümün özeti: 1980-1989 Üniversite yılları ruhuna el fatiha!..)


3-) İlk çizgileri, ilk yazıları nerelerde görüldü?.. Yıldızlı gecelerde mi görüldü?.. Nerelerde çalışmıştır?.. İçkili yerlerde çalışmış mıdır?.. Çalıştığı yerler ruhsatlı mıdır?.. Hangilerinde yangın merdiveni vardır?.. Olay günü nerde çalışıyordu?..


- Hiç unutmam 1977 yılının sonlarında yağmurlu bir gündü... Hatta 1977’in en son günüydü!.. Evet evet o gün herkesin yılbaşı kutlamak için koşuşturduğu bir yılbaşı günüydü... 31 Aralık 1977... O, bula bula o günü buldu bu mesleğe başlamak için ve o gün önce karikatüristliğe ilk adımını attı!.. Ordan ilerde üç adım atlayarak yazarlığa geçecekti!.. Mesleğe resmen, yani resmi kayıtlara göre 1978 yılının Ocak ayında başladı... Bu iş için gerekli olan “gereksiz taramalar” kendisinde doğduğu günden beri mevcuttu!.. Bu Cihan Demirci öyle bir çocuktu ki, daha ilkokul birinci sınıfta kendi kendine mizah dergileri yapmaya, arkadaşlarına ve aile fertlerine bunları zorla okutturmaya başlamıştı!.. İlk çizgileri ve ilk yazıları önce kendi yaptığı bu dergilerde, evin çeşitli duvar bölümlerinde ve derken de Kültür, Fırt, Gırgır, Mikrop, Çivi, Çarşaf, Hey dergilerinde görüldü!.. Oğuz Aral ustası tarafından ilk kez “vaftiz” edilme töreni ise 1978 yılının Mart başına rastlar!.. Bu arada bu çocuk gerçekten çok inatçı biridir ve Gırgır’daki ilk karikatürü tam 17 aylık bir mücadelenin sonunda yayınlanabilmiştir!.. Evet tam 17 ay boyunca Oğuz Aral’ın kapısına dayanmış, Oğuz Aral onun pek çok karikatürünü satın almış ama bunlardan ilki ancak 17 ay sonra yayınlanmıştır!.. Sabır taşı mısın be mübarek?.. 1979 sonlarından itibaren sırasıyla Karakedi, Ses-Atmaca, Güneş, Yeni Asır-Gıcık gazetelerinde ve mizah ilavelerinde çalışan Demirci beyin hece ölçüsüne dayalı ilk taşlama şiirleri 1980’de Gırgır dergisi’nde “Haşlama Taşlama” köşesinde yayınlandı... Hatta tarih verelim Gırgır’daki ilk imzalı yazısı 8 Haziran 1980’de Gırgır’ın 409. sayısında çıktı!.. 1981 yılının Haziran ayı başında ise Ses dergisinin Atmaca mizah ekinde düzenlenen aile içi bir törenle mesleğinde artık “profesyonel” oldu amcası!..


4-) Daha sonra...Daha sonraaa...Bana herşeyi olduğu gibi anlatın... Şu kitabın failini bulalım bari!..


- Kısa adı; CD olan bu zat 1982 yılı Aralık ayında Güldürü Üretim Merkezi’ne (GÜM) girdi... Yani bir yerde insanları güldürmeye teşebbüsten suçlu bulunup sonunda merkeze alınmıştı!.. Bir müddet merkez valiliği yaptı!.. Bu dönemde merkez valisi olarak Yalova kaymakamını takmadığı için hakkında dava açıldı!.. Daha sonra bu merkezin elemanı olarak Güneş, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde karikatürist ve mizah yazarı olarak çalıştı, boş vakitlerinde de ilk ütücülük yaptı!.. “Son ütücü” olmak için daha fazla tecrübeye ihtiyacı olduğunu bu dönemde öğrendi!.. GÜM ekibiyle birlikte pek çok ortak projeye imza atan Demirci, gazete, ilave, TV, radyo, tiyatro oyunu, köprü inşaatı, baraj yapımı gibi çok farklı çalışmaların içinde de yer aldı... Aramızda kalsın ama, GAP projesine bile katkısı olduğu da söylenir!.. Sinyor Demirci 1985’te çıkan haftalık mizah gazetesi GÜMGÜM’de çizerliğin yanı sıra dizi röportajlar da yaptı!.. Milliyet Yayınları arasında çıkan “Tatil Çantası” adlı kitapta yazıları ve çizgileriyle yer aldı... Kısacası GÜM bir yerde onun Mizah Üniversitesi oldu!.. GÜM’ün 1986’da dağılmasından sonra çalışmalarını bir süre Kandemir Konduk’un Komik Ajansında sürdüren bu fail-i Geyik bey özellikle hazırlandığı halde piyasaya çıkmayan ya da birkaç sayı çıkıp kapanan dergilerde çalışmaktan bilhassa da dergi-gazete maketi yapıp bunlardan hiçbir sonuç alamamaktan sado-mizahistçe zevk alır!..


5-) Tamam tamam uzatmaaa!.. Daha başkaaaa?.. Daha başkaaaa?.. Bu zat huzur ve güven ortamını bozacak daha başka neler yapmıştır?.. Geçmişte yaptıkları, bugün yapacaklarının teminatı mıdır?.. Banka teminatı var mıdır?.. Bonservis bedeli belli midir?.. Yoksa mizahta biri mi var?.. Neler oluyor ordaaaa?..


- Adam durmuyor ki bilader!.. 1986 yılı Nisan ayında bu kez soluğu Aral Kardeşlerin Gırgır ve Fırt dergilerinde alıyor... Burada da 2 yıl süren bir iş cezasına çarptırılıyor!.. Bu cezanın sonrasında basın şehidi Gazete gazetesinde (Evet yanlış duymadınız çalıştığı bu gazetenin adı ”Gazete” idi!) “Şöyle Buyrun” başlığı altında köşe yazarlığı da yapan Cihan Demirci aynı gazetenin “Mazete” adlı mizah ekinde de malum işlerine devam etti!.. Ha sahiiii, bunca iş arasında bu arada 2 yıla yakın bir sürede Paris’te yaşama fırsatı buldu bu uslanmaz mizah-ı muhterem!..


6-) Bak seeen!... Bir de dış mihrak, dış mizah durumu var demeeeek!.. Peki ilk kitabını ne zaman yayınlamıştır?.. Bugüne dek kaç kitabı oldu bu tuhaf adamın?.. Eğer 2. bir kitabı olduysa 2. bir kitaba neden gerek duymuştur?.. Bir kitap neyine yetmiyordu?.. Yoksa kitaplarla geçinmek gibi kötü bir niyeti mi vardı?.. Maksadı nedir?.. Açık konuşsun?.. Bana da açık bir çay söyleyin bakiiim ordan!..


- Mizahi şiirlerden oluşan ilk kitabı “Çıkışlar Arka Kapıdan” 1985 yılında, Gençlik Yılı’nı protesto etmek için yayınlanmıştır!.. Bakın o zamanlar 1985 yılı “Gençlik Yılı” ilan edilmişti ama o yıl gençlerden çok yaşlıların etkinlikler yaptığı bir yıl oldu her zamanki gibi ülkemizde, bu durumu içine sindiremeyen ve o zamanlar henüz 22 yaşına adım atmış bir genç olan Cihan Demirci ilk kitabını kendi imkanlarıyla sünnet davetiyesi basan bir matbaada bastırdı ve içinden hep; “Umarım kitabın içine yanlışlıkla bir sünnet davetiyesi basılmamıştır” deyip durdu!.. Çünkü o tarihlerde çoktan sünnetini olmuş bir Türk genciydi kendisi!.. Veeeee derken 2. kitabı tam 5 yıllık bir suskunluk döneminden sonra 1990’da çıktı: ”GEYİK MUHABBETLERİ”... Bu kitabın ilk baskısı 1990 yılının Mart ayında yapılmış ve beklenmedik bir şekilde üç günde iki baskı yapmıştı... Zaten maktül, günümüzde ağzımıza sakız olan “Geyik Muhabbeti” sözcüklerini de 80’li yıllarda bulmuş olup bu sözcüklerin bizzat hiç utanmadan isim babasıdır!.. Kendisinin bilinen en önemli toplumsal suçu da budur!.. Maktülün “Geyik Muhabbetleri” dizisi 3 kitaptan oluşuyordu... Dizinin 2. kitabı “Türküm Doğruyum Fena Halde Doluyum” 1992’de, dizinin 3. kitabı “Kutsal Kelime Avcısı” ise 1993’te yayınlanmıştır!.. Ama sorarım size Cihan Demirci bu kitaplarla yetinmiş ve bir köşeye çekilmiş midir?.. Hayıııııır!.. Ne gezeeeer?.. Bu kitap manyağı olmuş Cihan Demirci isimli geyikolog şahıs bütün bunlarla da yetinmeyip 1994’te “Deli Gömleği Ütü İstemez”i yayınlatmıştır!.. Bu kitap onun aynı zamanda ek iş olarak “delilik” yaptığının da açık bir kanıtıdır!.. Arkadan 1995’te “Espirin” ve “İyiler Cinnete Gider” adlı kitapları gelmiştir... Acaba artık bitti mi derken bu iflah olmaz kişi bu kez de 1996’da önce “Laforizmalar”ı sonra da “Damdaki Mizahçı/Aptal Bile Değiliz”i el altından piyasaya sürmüştür... Tam biraz nefes alacakken 1997’de karşımıza “Kuşku Burnu” adlı bir başka kitapla dikilen bu acayip insan gene de durulmamış, gene de uslanmamış ve 1998’de “Aklımızda Hayırlısı Olsun” adlı kitabı, arkasından 1999’da önce “Sazan Mevsimi”ni, sonra da “Bir Mizah Dehası Suavi Süalp” i çıkarmıştır!.. 2000 yılına gelindiğinde artık hızı kesilir diye beklediğimiz bu ender mahlukat bütün bunlar yetmiyormuş gibi bu kez de başımıza bir roman fırlatmış ve 14. kitabı “Zombilirkişi”yi yayınlatmıştır... Ülke 2001’de acayip bir krize girdiği anda artık kesin soluğu kesilir ve bu krizde kitap-mitap çıkaramaz dediğimiz bir sırada bile Cihan Demirci adlı bu garip insan bu kez de; “Gülmeye Gülmeye Gülmeye Geldik” adlı 15. kitabıyla karşımıza gelip hin bakışlarıyla 2001’de yaşanan kriz ortamında dahi hiç utanıp-sıkılmadan gülebilmiştir!.. Ya sonrasında, ya sonrasında?.. İyice azan bu adam ardı ardına; Parodisyen Doktor, Cemal Nadir 100 Yaşında, Dilin Komiği, Bana Derler Hinali, Hinali Sen Bizim Her Şeyimizsin, Çıkarın Kağıtları Muziplik Yapıcaz, Sizinle Hangi Fıkradan Tanışıyoruz, Hayata Düşen Yalana Sarılır, Araya Parça Giren Yıllar, Haberden Al Fıkrayı, Gülene Ne Yakışmaz, Hiperaktiflerin Efendisi Hinali, Zirzop Masallar, Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam, Hayat Sorar Türk İnsanına, Türk'ün Türk'ten Başka Düşmanı Yoktur, RTE Garantili Fıkralar gibi pek çok kitap daha çıkarmıştır... 32 kitabı ne olmuş yaaaa?.. Bizden söylemesi, bu adamın duracağı filan yok!.. Aldığımız istihbaratlara göre önünüze her an yeni bir kitap atabilecek kadar kitap dosyasına sahip olduğu söyleniyor!.. Ekiplerimiz halen bu dosyaların olduğu depoyu bulup ani bir baskın yapmaya hazırlanıyorlar!..

7-) Anladık canım...Kitaplarını tespit ettik sayılır... Şimdi 90’lı yıllarda daha başka neler yaptığına gelelim... Ne cevizler, ne kalemler kırmış bu yolda, onu görelim!..


- 1990-91 yılları arasında bir süre araştırmacı mizahçı olarak ustası Oğuz Aral’dan kalma Gırgır harabelerinde çalışma cüretini gösteren CD beyin bu dönemdeki amacı harabeye dönmüş yeni Gırgır’ı yakından görerek eski Gırgır’ın değerini daha iyi anlamaktı!.. 1992’de aşırı hızdan Milliyet Yayınları’na giren Demirci burada da mizah yazarı, yayın koordinatörü, ordinaryüs profiterol, şantiye şefi, konkasör formeni ve son kapatıcı olarak erotik ve nevrotik mizah dergisi “Yorgan”da ve üstüne de haftalık haber dergisi “EP”de çalıştı...


8-) Pes beeee!.. Bu kadar da olmaz ki kardeşim!..


- Evet, doğru dediniz... PES!.. Bu zatın 1994 yılı sonunda bir grup art niyetli arkadaşını da yanına alarak Yeni Günaydın gazetesinde hazırladığı mizah ekinin adı da; “Pes” idi zaten!.. 1996 yılının Nisan’ın da ise başka bir grup arkadaşıyla şöyle güzel bir grup kurup kaset çıkartmak varken o bu kez de “Panik” isimli bir mizah dergisi çıkarttı!.. Ama CD bey, allahtan bu kez yaş tahtaya pardon yaş dergiye basmıştı ve hem dağıtım tekeli hem de en yakın arkadaştan dost keleği filan derken “Panik” dergisini ancak 8 sayı çıkarabilmiştir!.. Kısa ömürleriyle adeta kelebeklerle yarışan Fos, Saksağan, Zeplin, Sinek gibi yayınlarda da bu şahsın kalem izlerine rastlanmaktadır!.. Bunlar gene iyidir!.. Bakın işin en kara mizah örneği ise şudur; CD bey, 1982 yılında zamanın en iddialı gazetesi Güneş’in hafta sonları vereceği “Gölge” isimli mizah ekinde gene bir grup arkadaşıyla tam 10 ay boyunca çalışmış, ancak bu sürede 4 kez prova baskısı da yapan bu mizah eki gazete tarafından henüz yayınlanmadan kapatılmıştır!.. Var mı böyle biri yaaaa!..


9-) Oh İyi olmuuuuş!.. Canıma değsiiiin!.. Ayrıca paniğe filan ne gerek vardı kardeşim!.. Panik-atak olursun işte böyleee!.. Otur oturduğun yerde!.. Pekiiii, şimdilerde neler yapıyor bu örneği olmayan haraşo adam?..


- 1995 Eylül’ünden 1997 Mayıs sonuna kadar Cumhuriyet Gazetesinin “Vaziyet” köşesinde “Laforizmalar” başlıklı kısa özdeyişleri görülen Cihan Demirci, 1997 Haziran ayından beri bu Laforizmalarını Milliyet gazetesinde “Açık Pencere” adlı köşede 2002 yılına kadar sürdürmüştür!.. 1987 yılından beri TV’lere bir komedi dizisi yazmaya çalışan ama bu çabası sırasında karşısına her türlü engel, bariyer, hız kesme tümseği ve terslik çıkarılan inat küpü CD bey, 2005 yılında TV’lere komedi dizisi yazamamanın 18. yıl kutlamalarında televizyonunu nihayet havai fişek niyetine pencereden aşağı atmış ve o an çok rahatlamıştır!.. Bu arada 1999 yılında “Radyo Cumhuriyet”te “Damdaki Mizahçı” adlı mizahi programla radyo programcılığı da yapan bu direnç abidesi 2000 yılı içersinde 4 ay kadar bir süre Takvim gazetesinde “Mesaj Salonu” başlığı altında köşe yazarlığı da yapmış sonrasında Radikal-İki Pazar ekine yazılar yazmış, Kum, Mobidik, Miço, Milliyet-Kirpi, Ünlem, İmge-Öyküler gibi dergilerde yazılarıyla 1.91’lik bir boy göstermiştir! Bu hamarat insan bugüne dek; Ellerini Kurulamayan Katil, Moruk, Ekran bey, Humorabi, Mizahat Çelebi, Parodisyen Doktor ve Hinali gibi yazılı-çizili tipler de yaratmıştır!.. 2001-2003 yılları arasında Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde “Mizah Kültürü” adlı gereksiz bir dersin öğretmenliğini yapmış olan bu zat, bir yandan elinde valiz şehir şehir koşuşturan, sürekli bekar olarak hayata katılan, 3 dili tam olarak konuşamayan ama kendi dilinde çok açık sözlü konuşabilen, hayatın anlamını değil anlamsızlığını bulmaya çalışan, tatlılardan “Fırın Sütlaç”ı ve kabak tatlısını, sıvılardan çayı, şarabı ve rakıyı pek seven, dinlenmek için geceleri bongo, tumba ve darbuka çalan, rakının yanında beyaz peynir, kavun, balık ve sıkı muhabbet edecek dostlar arayan bir Mizahat Çelebi’dir belki de bu enteresan adam!..


10-) Tamam tamam anlaşıldıııı!… Sen, yazar-çizer ve de oldukça ülkeyi gezer Cihan Demirci, AYAĞA KALK!.. Önceden ve planlı bir şekilde, 80’li yıllarda “Geyik Muhabbeti yapmak“ deyimini Türk diline ve argosuna, “Geyik Muhabbetleri” adını verdiğin bu mizah tarzını da Türk mizahına aniden sokarak, son derece çalışkan toplumumuzun(!) değerli fertlerinin son derece kıymetli zamanlarını gereksiz yere çalmaktan SUÇLU BULUNDUN! Senin 80’li yıllarda açtığın “GEYİK MUHABBETLERİ“ yolu bir yerde bugün koskoca bir ülkenin insanlarının 2000’li yıllarda bile sadece “geyik“ yapar bir hale gelmesine ve sadece “geyik“ yaparak yaşamasına sebep olmuştur! Günümüzde çağdaş bir iletişim aracı olan internette bile yüzlerce sayıda; “GEYİK SİTESİ“ bulunmaktadır! Bu da senin suçunu daha da ağırlaştırmış, önce dörde, sonra sekize, daha sonra da onaltıya katlamıştır!.. Seni bütün okurlarının önünde bu ülkede ÖMÜR BOYU GEYİĞE MAHKUM EDİYORUM!.. Son olarak söyleyeceğin bir şey var mı?..


- Son olarak diyorum ki, maksat hem muhabbet olsun, hem de bütün yazdıklarım ve bütün kitaplarım SESSİZ ÇOĞUNLUĞUMUZA BİR ARMAĞAN OLSUUUUUUN!..



(BU YAZI CİHAN DEMİRCİ'NİN "GEYİK MUHABBETLERİ" ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR...)

.......................................................